|
Gerçek Prenses Nasıl Anlaşılır? (Prenses ve Bezelye Tanesi) Bu öykü Young Folks Treasury 1919'dan alınmıştır. Pire berber deve tellal iken, ben dedemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken, bir prensesle evlenmek isteyen bir prens varmış, fakat onun aradığı prenses gerçek prenses olmalıymış. Bundan dolayı prens dünyanın dört bir yanını dolaşmış, fakat hep birtakım sorunlar çıkmış. Prenses çokmuş da o gerçek prenses olup olmadıklarını bir türlü anlayamıyormuş. Hepsinde bazı küçük, belli belirsiz kusurlar varmış. Bu nedenle çok istediği halde gerçek prensesi bulamamış olarak keyifsizce evine dönmüş. Bir gece inanılmaz bir fırtına çıkmış. Gök gürlüyor, yıldırımlar düşüyor ve yağmur sel olup akıyormuş. Korkunç bir hava! Saray kapısının dövüldüğünü duyan yaşlı kral kapıyı açmaya gitmiş. Masal bu ya, kapıda bir prenses duruyormuş; fakat o ne, prenses yağmurdan ve fırtınadan berbat bir durumdaymış. Su saçlarından ve elbiselerinden aşağı ayakkabılarının içine oradan da dışarı akıyormuş. Sıra misafirin kendini tanıtmasına gelince, misafirimiz kendisinin gerçek bir prenses olduğu söylemiş! "Öyle olsun bakalım, yakında anlarız!" diye aklından geçirmiş yaşlı kraliçe. Fakat hiçbir şey demeden yatak odasına gidip yatak takımlarını almış ve prensesin yatağını hazırlamaya koyulmuş. Döşeğin üstüne bir bezelye tanesi koymuş, üzerine yirmi kuştüyü şilte, onların da üzerine yirmi kuştüyü yorgan koymuş. Böylece prensesin yatağı hazır olmuş. Ertesi sabah kraliçe prensese nasıl uyuduğunu sormuş. "Çok kötü!" demiş prenses. "Gözümü neredeyse hiç kırpmadım bütün gece! Yatakta ne olduğunu bilmediğim birşey vardı. Her tarafımı al al mor mor yapan sert bir şeyin üzerinde yattım. Korkunçtu!" Böylece, artık onun gerçek prenses olduğunu anlamışlar, çünkü o üzerindeki yirmi şilte ve yirmi yorgana rağmen bezelyeyi hissetmişti. Gerçek bir prensesten başka hiç kimse bu kadar duyarlı olamazdı. Böylece prens sonunda gerçek bir prenses bulduğuna emin olmuş ve onunla evlenmiş. Bezelye tanesi de herkes görebilsin diye Kraliyet Müzesine konmuş. Kimse çalmadıysa hala orada duruyordur.
|