Makalenin başında, bir kültürün bilinç altından bilinmesi ile, bilinç üstü ideolojisi arasında genelde pek çok çelişki bulunduğundan bahsettim. Bunun önemli bir örneğini, standart lisanslarda yazanların tersine, Locke mülkiyet geleneklerinin takip edilmesi ile gördük.
Bu durumun başka ilginç bir örneğini, şöhret oyunu analizini hackerlarla tartışırken gördüm. Pek çok hacker bu analizi reddetti ve kendi davranışlarının denkleri arasında şöhret edinme isteğinden, veya, o zamanlarda tedbirsizce isimlendirdiğim gibi 'ego tatmini'nden kaynaklandığını kabul etmek istemedi.
Bu, hacker kültürü hakkında önemli başka bir noktayı gündeme getirmektedir. Bilinçüstünde, egoya dayalı motivasyon ve egotizm'e güvenilmemekte, hatta tiksinilmektedir. Kendini öne çıkarmak, toplumun geneli için faydalı dahi olsa, acımasızca eleştirilmektedir. O kadar ki, kültürün `önemli şahsiyetleri' ve kabile yaşlıları yumuşak bir üslupla konuşmak zorunda ve statülerini koruyabilmek için her fırsatta kendileri ile dalga geçmelidir. Bu tutumun, neredeyse tamamen ego üzerine kurulu bir ödüllendirme yapısı ile nasıl bağdaştığı, izah aramaktadır.
Bu tutumun önemli bir kısmı, 'ego'ya karşı genelde negatif bir tavır alan Avro-Amerikan tutumundan kaynaklanmaktadır. Çoğu hackerın kültürel geçmişi, ego tatmini aramanın kötü (veya en azından olgun olmayan) bir davranış olduğunu; egonun en iyi ihtimalle yalnız prima-donna'larda kabul edilebilir bir egzantriklik ve çoğu zaman da ruhi patoloji belirtisi olduğunu öğretmektedir. Ego, ancak soyutlanarak ve gizlenerek ``kendinden emin olmak'', ``denkleri tarafından beğenilmek'', ``profesyonellik'', ``başarıdan duyulan gurur'' gibi biçemler aldığı zaman kabul edilebilmektedir.
Kültürel mirasımızın bu yönünün sağlıksız kökleri ve gerçekten 'saf' güdülere sahip olduğumuz konusunda (bütün psikoloji ve davranışın ispatlarına rağmen) kendi kendimizi kandırmanın yarattığı zarar konusunda bütün bir makale yazılabilir. Eğer Friedrich Wilhelm Nietzsche ve Ayn Rand bu işi zaten gayet güzel yapmamış ve 'altruizm'i göz ardı edilen kişisel çıkarlar halinde açıklamamış olsalardı yapabilirdim.
Fakat burada ahlak felsefesi veya psikolojisi yapmıyorum, dolayısıyla egonun kötü bir şey olduğuna inanmanın yalnızca küçük bir zararına işaret edeceğim: pek çok hacker için kendi kültürlerinin sosyal dinamiğini anlamayı zorlaştırmıştır!
Bu sorgulama ile işimiz tam olarak bitmedi. Görünür şekilde ego güdüsüyle yapılan davranışlara karşı o kadar kuvvetli bir tabu vardır ki, hackerlar için bunun önemli bir işleve sahip olması gerekir. Bu tabu pek çok diğer hediye kültüründe çok daha hafiftir (veya hiç yoktur), örneğin eğlence dünyası veya çok zenginler arasında!