Artık bahsettiğimiz analizleri, hacker mülkiyet geleneklerini izah eden tutarlı bir bütün haline getirebiliriz. Noosferi iskana açmanın getirisini artık biliyoruz; hackerların hediye kültüründe şöhret kazanma ve bunun getirdiği ikincil ödüller.
Bu noktadan, hackerlığın Locke mülkiyet geleneklerini, şöhret teşviklerini maksimize etmenin bir yolu olarak izah edebiliriz. Bu yol ile, verilen değerin ait olduğu yere gitmesi güvence altına alınmaktadır.
Bu analiz ile birlikte, yukarıda gözlemlediğimiz üç tabu tamamen anlaşılır olmaktadır. Eğer başka birisi yapılan işe sahip çıkar veya bozarsa, işi yapanın şöhreti haksız yere darbe alır; tabular (ve bununla alakalı gelenekler) bunun olmasını engellemeye çalışmaktadır. (Veya, daha pragmatik olarak bakıldığı zaman, hackerlar, aynı davranış kendilerine karşı yapıldığı zaman haklarından feragat etmemek için genellikle başkalarının işini çatallamaz veya korsan yama yayınlamazlar.)
Projelerin çatallanması, çatal öncesi proje üzerinde çalışanların, ancak çatallanma sonrası oluşan her iki projede de aktif rol üstlenerek kontrol altında tutabilecekleri bir şöhret riskini getirmektedir. (Bu işlemi yapmak, pratikte ya çok karmaşık olacağı ya da çok zor olacağı için uygulanamaz.)
Korsan yamalar (veya daha da kötüsü, korsan ikilik dosyalar) dağıtmak, proje sahiplerini haksız bir şöhret riskine uğratmaktadır. Resmi kod mükemmel dahi olsa, yamalardan kaynaklanan hatalar projenin sahiplerine mal edilecektir. (bakınız
[RP]).
Birisinin adını tek taraflı olarak bir projeden çıkarmak, bu kültür ortamında, en ağır suçlardan birisidir. Mağdurun hediyesini çalmak ve hırsızın kendi hediyesi imiş gibi göstermek anlamına gelir.
Elbette, bir projeyi çatallamak veya korsan yama dağıtmak, aynı zamanda orjinal geliştirici gruba direkt bir öhret saldırısı manasına da gelmektedir. Eğer ben, sizin projenizi çatallar veya korsan bir yama yayınlarsam, "[projeyi benim götürdüğüm yere götürmemek ile] yanlış bir karar aldınız" diyorum. Benim çatallanmış projemi kullanan herkes, bu görüşü destekler. Fakat, bu, kendi başına, şiddetli olmakla beraber geçerli bir saldırı yöntemi olurdu: denklerin değerlendirmesinin en keskin tarafı. Dolayısıyla bu açıklama, tabuları güçlendirmekle beraber, tek başına açıklayamaz.
Bu üç tabu davranışın hepsi de mağdur(lara) lokalize zarar vermekle beraber, açık kaynak kod toplumunun tamamına da global zarar vermektedir. Potansiyel katkı sağlayıcıların, hediyelerin/pozitif davranışların ödüllendirileceği beklentisini azaltarak, toplumun geneline zarar vermektedirler.
Bu üç tabunun ikisi için başka açıklamalar da getirilebileceğinden bahsetmekte yarar vardır.
İlk olarak, hackerlar genelde proje çatallamaya karşı duydukları antipatiyi, çatallanan projelerin aşağı yukarı birbirine paralel olarak gelişeceğini ve işi gereksiz yere çoğaltacakları ile açıklarlar. Aynı zamanda, çatallamanın geliştirici toplumunu genelde ikiye böldüğünü ve her iki yavru projeye, ana projenin sahip olduğundan daha az beyin kaldığından bahsederler.
Bir okuyucum, bir çatal yavrusunun uzun vadede yaşayabilmesi için ciddi bir ``pazar payı'' gerektiğini yazdı. Bu, herkesin işbirliği yapması ve çatallamayı engellemesi için önemli bir etkendir, çünkü önceden kimin kaybedecek tarafta olacağını ve harcadığı emeğin ya tamamen kaybolmasını ya da tanınmaz hale geleceğini göreceğini kestirmek mümkün değildir.
Korsan yamaların sevilmeme nedeni olarak, genellikle hata takibini çok zorlaştırması ve proje sahiplerine, kendi hatalarını düzeltmek yeteri kadar iş iken, ek iş çıkarması gösterilmektedir.
Bu açıklamalarda doğruluk payı vardır ve mülkiyetin Locke geleneklerini sağlamlaştırmakta önemli rol oynamaktadırlar. Fakat, entellektüel olarak çekici de gelseler, bu tabuların çiğnendiği seyrek olaylarda neden bu kadar duygusal ve sahiplenici davranıldığını açıklayamamaktadırlar -- bu duygusal tepki, yalnızca mağdurlar tarafından değil, çoğu zaman oldukça sert reaksiyon gösteren gözlemleyiciler tarafından da verilmektedir. Gözlemlenen bu davranışları yalnızca işin çoğalması ve gelişim sürecinin zorlaşması ile ilgili serin kanlı izahatlarla açıklamak mümkün değildir.
Üçüncü tabuyu ise, şöhret oyunu analizinden başka bir şeyle açıklamak zor görünmektedir. Bu tabunun ``adil olmazdı'' dan daha derin bir analizle pek incelenmemesi de, kendi başına bir anlam ifade etmektedir.