Malın sonsuz defa yeniden kopyalanabildiği, kolayca değiştirilebildiği ve etrafındaki kültürün zorlayıcı güç ilişkileri veya önemli zor bulunurluk ekonomisi olmadığı zaman `mülkiyet' ne demektir?
Aslında, açık kaynak kod kültüründe bu sorunun cevabı basittir. Bir yazılım projesinin sahip(ler)i, toplum önünde genel kabul görür şekilde o projenin değiştirilmiş sürümlerini yeniden dağıtma hakkına sahip olanlardır.
(Bu bölümde `mülkiyet'ten bahsederken, sanki her proje tek bir kişiye aitmiş gibi tekil şahıs kullanacağım. Bazı projelerin gruplara ait olduğu varsayılmalıdır. Böyle grupların iç dinamiklerini ayrıca ele alacağız.)
Standart açık kaynak kod lisanslarına göre evrim oyununda herkes eşittir. Pratikte ise, evrim geçiren yazılıma, genel kabul gören güncelleyiciler tarafından `resmen' kabul edilen ve eklenen `yama'lar (patch) ile üçüncü şahıslar tarafından ortaya konan `korsan' yamalar arasında fark vardır. Korsan yamalara sık rastlanmaz ve güvenilmez.
[RP].
Genel yeniden dağıtımın temel bir mesele olduğu kolayca görülebilir. Gelenek, şahsi kullanım için kişilerin yazılımları gerektiği şekilde yamamalarını teşvik etmektedir. Gelenek, değişikliklerini kapalı bir kullanıcı veya geliştirici kitlesi içerisinde dağıtan kişilere aldırış etmemektedir. Mülkiyet meselesi ancak değişiklikler, orjinali ile rekabet etmek için, açık kaynak kod toplumunun geneline gönderildiği zaman bir problem haline gelmektedir.
Genelde, bir açık kaynak kod projesinin mülkiyetini elde etmek için üç yol vardır. Birinci ve en bariz olanı, projeyi kurmaktır. Bir projenin başlangıcından beri halen aktif olan tek bir güncelleyicisi olduğu zaman, gelenek o projenin kime ait olduğu hususunda bir soru dahi kabul etmemektedir.
İkinci yol, projenin mülkiyetinin bir önceki sahibi tarafından devredilmesidir. (bu bazen `bayrağı devretmek' olarak isimlendirilir) Geliştirme veya güncelleme işlerine ayıracak zamanları olmadığı durumlarda veya ilgilerini kaybettikleri zaman, proje sahiplerinin yetkin birisine projelerini devretme yükümlülükleri olduğu, toplulukta genel kabul görmüş bir fikirdir.
Önemli projelerde böyle kontrol devirlerinin oldukça şatafatlı şekilde anons edilmesi dikkate şayandır. Açık kaynak kod topluluğunun mevcut sahibin devir tercihine karıştığı görülmemişse de, uygulama, genelin kabul edebileceği bir tercih yapılması doğrultusundadır.
Küçük projelerde, proje dağıtımında yer alan değişiklik tarihçesinde mülkiyet değişikliğinin not edilmesi yeterlidir. Burada açık varsayım, mülkiyet değişikliğinin bir önceki sahibin rızası dahilinde yapılmaması halinde, makul bir zaman içerisinde kamuya açıklamada bulunarak, toplum desteği ile birlikte projenin kontrolünün geri alınabileceğidir.
Bir projenin mülkiyetini almanın üçüncü yolu, projede yapılması gerekenler olduğu ve sahibinin kayıp olduğu veya ilgilenmediğini ortaya koymaktır. Eğer bunu yapacaksanız, projenin sahibini bulma gayretini göstermek size aittir. Eğer bu gayret başarısız olursa, konu ile alakalı bir ortamda (örneğin uygulama ile ilgili tartışmaların yapıldığı bir Usenet haber grubunda) projenin sahipsiz olduğu ve sizin sorumluluğunu yüklenmeyi düşündüğünüzü belirtebilirsiniz.
Gelenekler bu noktada kendinizi yeni sahip ilan ettiğinize dair bir bildiri yayınlamadan önce bir müddet beklenmesini emretmektedir. Bu süre zarfında eğer birisi proje üzerinde çalıştıklarını bildirirse, onların hakkı sizinkinden üstündür. Niyetlerinizi birden fazla defa tekrarlamak adap gösterir, takdir edilir. Niyetlerinizi birden fazla ortamda belirtmeniz (ilgili haber grupları, posta listeleri) daha da fazla takdir edilir; cevap beklerken sabır göstermeniz de ha keza. Kısacası, bir önceki sahibi veya başka hak sahiplerini bulmakta gösterdiğiniz efor ne kadar görünür ise, cevap alınamaması halinde hak iddia etmeniz o kadar kabul edilir.
Eğer bu süreci projenin kullanıcı kitlesinin gözü önünde yaşadı iseniz ve itirazlarla karşılaşmadıysanız, o zaman yetim kalmış projenin sahipliğini üstlenebilir ve tarihçesine bununla ilgili bir ibare düşebilirsiniz. Bu yöntem, yine de, bayrağı devralmaktan daha az emin bir yoldur ve kullanıcı kitlesinin gözlemleyebileceği şekilde projeye hatırı sayılır katkılarda bulunmadığınız müddetçe gerçek sahip sayılmayabilirsiniz.
Bu gelenekleri yirmi yıllık bir süre zarfında, bilfiil uygulamada, FSF öncesi dönemlerden beri gözlemledim. Bir kaç çok ilginç unsuruna dikkat çekmek istiyorum. Bir tanesi, hacker'ların bu gelenekleri tam olarak ne yaptıklarının farkında olmadan uygulamalarıdır. Hatta, yukarıdaki izah, bu usullerin ilk defa bilinçli olarak kağıda aktarılmasıdır.
Bir başka dikkat çekici husus, bilinç altı olmasına karşın, bu geleneklerin takdire şayan bir şekilde eksiksiz uygulanmasıdır. Zaman içerisinde izlediğim yüzlerce açık kaynak kod projesi içerisinde bu geleneklerin çiğnenmesi vakalarını bir elin parmaklarında sayabilirim.
Üçüncü bir özellik de bu geleneklerin zaman içerisinde değişmelerine rağmen, tutarlı bir yönde gelimeleridir. Gidilen yön, kamuya daha fazla hesap vermek, daha fazla bilgi vermek, katkıların ve değişiklik tarihçelerinin korunmasına daha fazla özen göstermek olmuştur.
Bu özellikler, söz konusu alışkanlıkların tesadüfi olmadığı, açık kaynak kod kültürünün işleyişinde temelden etkili olan bir oluşturucu özellik, gündem veya kalıbın sonucu olduğu çıkarımına yol açmaktadır.
Bir okuyucu, Internet hacker kültürünü, korsan kültürüyle (korsan bülten tahtaları ve oyun kırma etrafına toplanan``warez d00dz''larla) karşılaştırmanın bu iki farklı kültürün ayrı oluşturucu özelliklerini ortaya koyduğuna işaret etti. Makalede d00dz'lara geri dönerek bu karşılaştırmayı yapacağız.