Internet açık kaynak kod kültürünün ideolojisi (hackerların inandıklarını söyledikleri şeyler) kendi başına oldukça derin bir mevzuudur. Bütün üyeler açık kaynak kodun (yani serbestçe dağıtılabilen ve değişen ihtiyaçlara cevap vermesi için rahatça değiştirilebilen yazılımlar) iyi bir şey olduğu ve önemli kolektif bir efora layık olduğunda hem fikirdirler. Bu kabul, efektif olarak kültüre üyeliği tanımlar. Fakat bireylerin ve çeşitli alt kültürlerin bu kabule varmakta kullandıkları nedenler oldukça farklıdır.
Görüşlerde etkin bir parametre fanatiklik derecesidir; açık kaynak kod geliştirmenin sonuca varan uygun bir yoldan ibaret mi (iyi araçlar, eğlenceli oyuncaklar ve oynaması zevkli bir oyun) veya kendi başına bir hedef mi görüldüğü önemlidir.
Çok inançlı bir kişi ``Serbest yazılım hayatımın amacıdır! Kullanışlı, güzel yazılımlar ve bilgi kaynakları oluşturmak ve bunları dağıtmak için varım.'' diyebilir. Orta derecede inanç taşıyan birisi ise ``Açık kaynak kod iyi bir şey ve gerçekleşmesi için zamanımı vermeye hazırım.'' diyebilir. Düşük inançlı birisi ise ``Açık kaynak kodun faydalı olduğu yerler var, bununla oynuyorum ve bunu oluşturan kişilere saygı duyuyorum.'' diyebilir.
Diğer bir parametre, ticari yazılımlara ve/veya ticari yazılım pazarını elinde tuttuğu düşünülen şirketlere duyulan düşmanlık derecesidir.
Ticaret karşıtı birisi ``Ticari yazılım hırsızlık ve istifçiliktir. Bu kötülüğü sona erdirmek için serbest yazılım geliştiriyorum.'' diyebilir. Orta derecede ticaret karşıtı birisi ise ``Ticari yazılım genelde kabul edilebilir çünkü programcıların ücretlerinin ödenmesi gerekli fakat kötü ürünler çıkaran ve güçlerini kötü yönde kullanan şirketler kötüdür.'' diyecektir. Ticaret karşıtı olmayan birisi ise ``Ticari yazılım kabul edilebilir, ben yalnızca daha fazla sevdiğim için açık kaynak kodlu yazılım kullanıyorum/yazıyorum.'' diyecektir. (bu makalenin yazılışından beri endüstrinin açık kaynak kod tarafının gelişmesi ile bu günlerde ``Kaynak kodu bana verildiği veya istediğim şeyi yaptığı müddetçe ticari yazılım kabul edilebilir'' söylemi de duyulabilir.)
Bu kategorilerin kombinasyonlarından oluşan altı ana eğilimin hepsi de açık kaynak kod kültüründe mevcuttur. Bunlar arasındaki farkları belirtmek, her eğilim değişik bir gündemi ve değişik adaptasyon ve uzlaşma davranışlarını getirdiği için önemlidir.
Tarihsel olarak hacker kültürünün en görünen ve en iyi organize kesimi hem çok inançlı, hem de çok ticaret karşıtı olmuştur. Richard M. Stallman (RMS) tarafından kurulan Free Software Foundation, 1980'lerden beri, Internet açık kaynak dünyası için temel teşkil eden ve görülebilir gelecekte de temel olmaya devam edecek olan Emacs, GCC gibi araçlar da dahil olmak üzere, büyük miktarlarda açık kaynak kod gelişimine destek vermiştir.
Uzun yıllar boyunca açık kaynak kodlu hacker faaliyetlerinin tek ve en önemli odağı, halen kültür için büyük önem taşıyan çok sayıda aracı geliştiren FSF idi. FSF uzun zaman boyunca, hacker kültürünün dışından görülebilecek tek kurumsal kimlik sahibi açık kaynak kod destekçisi oldu. `Serbest yazılım' kavramını tanımlayan ve ona bilerek çatışmacı bir ağırlık veren (tıpkı şimdi daha yeni `
açık kaynak kodlu' teriminin bilinçli olarak uzlaşmacı seçilmiş olması gibi) de onlar oldu.
Dolayısıyla hacker kültürünün hem içinden, hem dışından izlenimi, kültürün FSF'in inançlı ve ticaret karşıtı zannedilen amaçlarıyla özdeşleştiği yolunda idi. RMS'in kendisi ticaret karşıtı olmadığını ifade etmektedir, fakat öne sürdüğü program, kendisinin en kuvvetli taraftarları da dahil olmak üzere pek çok kişi tarafından bu şekilde algılanmaktadır. FSF'in ``Yazılım İstifçiliğine Son''' çağrısı, bir hacker ideolojisine en yakın olgu, RMS'in kendisi de hacker kültürünün liderliğine en yakın kişi oldu.
FSF'in hazırladığı lisans olan ``Genel Kamu Lisansı'' (GPL) FSF'in tutumuna ışık tutar. Bu lisans açık kaynak kod dünyasında yaygın olarak kullanılmaktadır. North Carolina'daki
Metalab
(daha önce Sunsite)Linux dünyasının en popüler ve geniş yazılım arşividir. Temmuz 1997'de, Sunsite'da herhangi bir lisans ibaresi taşıyan yazılımların yaklaşık yarısı GPL kullanıyordu.
Fakat FSF hiç bir zaman tek alternatif değildi. Hacker kültürünün içerisinde hep devam eden daha sessiz, daha az çatışmacı ve daha pazara dost bir grup mevcuttu. Pragmatik düşünen hackerlar bir ideolojiye değil, FSF'den önceki erken açık kaynak kod eforlarının üzerine kurulan bir mühendislik geleneğine bağlı idiler. Bu gelenekler Unix teknik kültürü ve ticarileşme öncesi Internet teknik kültürlerini de kapsıyordu.
Tipik pragmatik düşünüş tarzı ancak orta derece ticaret karşıtıdır ve ticari dünya ile başlıca problemi ``istifçilik'' değil, ticari dünyanın Unix, açık standartlar ve açık kaynak kodlu yazılım kullanmayı garip bir şekilde reddedişidir. Eğer pragmatik hacker bir şeyden nefret ediyorsa, bu, ``istifçiler'' değil, yazılım dünyasının o zamanki Kral'ıdır, ilk önce IBM, şimdi ise Microsoft.
Pragmatik hackerlar için GPL kendisi için önemli değil, bir araç olarak önemlidir. Esas değeri, ``istifçiliğe'' karşı bir silah değil, yazılım paylaşımı ve
pazar türü yazılım geliştirme topluluklarının büyümesini sağlamasıdır. Pragmatik hacker ticarileşmeyi sevmemekten ziyade güzel araçlar ve oyuncakları kullanabilmeyi sever ve ideolojik sorun yaşamaksızın ticari yazılım kullanabilir. Bir yandan da, açık kaynak kod tecrübesi, kendisine çok az kapalı yazılımın karşılayabileceği teknik kalite standartlarını öğretmiştir.
Uzun yıllarca hackerlığın içindeki pragmatik bakış açısı kendisini özelde GPL, genelde FSF'in gündemini tamamen desteklemeyi inatla reddederek gösterdi. 1980'ler ve 1990'ların ilk dönemleri boyunca bu tutum Berkeley Unix taraftarları, BSD lisansının kullanıcıları ve BSD kaynak temelinden açık kaynak kodlu Unix'ler yazma eforları ile bağdaştırıldı. Fakat bu eforlar yeterli büyüklükte pazar toplulukları oluşturamadılar, ciddi bölünmeler yaşadılar ve tesirli olamadılar.
1993-1994'lerin Linux patlamasına kadar pragmatiklik gerçek bir kuvvet toplayamadı. Linus Torvalds hiç bir zaman RMS'e özellikle karşı çıkmadıysa da, ticari Linux endüstrisinin gelişimine sıcak bakarak, yüksek kaliteli ticari araçların bazı işler için kullanımını kamu önünde onaylayarak ve kültürün içindeki daha pürist ve fanatik kesimleri yumuşak bir uslüple uyararak örnek oldu.
Linux'un hızlı gelişiminin bir yan etkisi de, öncelikli gönül bağları Linux'a olan çok sayıda yeni hackerın topluluğa katılması idi. Bunlar için FSF'in planları yalnızca tarihsel bir ilgi konusu idi. Her ne kadar Linux hackerları sistemi ``the choice of a GNU generation'' (yeni/GNU neslinin tercihi -- Pepsi reklamına nazire) olarak nitelendirseler de, çoğu Stallman yerine Torvalds'ı örnek alıyordu.
Giderek kendilerini azınlıkta bulanlar ticaret karşıtı püristlerdi. Durumun ne kadar değiştiği ise, 1998 Şubatı'nda Netscape'in Navigator 5.0'ı kaynak kodlarıyla dağıtacağı haberine kadar belli olmayacaktı. Bu haber ticari dünyada `serbest yazılım'a karşı daha büyük bir ilgi oluşturdu. Hacker kültürüne bu fırsatı değerlendirme ve ürününü `serbest yazılım' yerine `açık kaynak kodlu' olarak yeniden etiketlendirme çağrısı, bu çağrıyı yapan herkesi şaşırtacak derecede büyük bir kabul görecekti.
Paralel bir gelişmede, kültürün pragmatik tarafı 1990'ların ortalarına doğru çok merkezli hale geliyordu. Unix/Internet kökünden başka karizmatik liderler ve kendi bilincine sahip yarı bağımsız topluluklar oluşmaya başladı. Linux'dan sonra bunların en önemlisi, Larry Wall'ın yönetimindeki Perl kültürü idi. Daha küçük, fakat yine de önemli topluluklar arasında John Osterhour'un Tcl'i ve Guido van Rossum'un Python dili etrafında oluşan gelenekler sayılabilir. Bütün bu toplulukların üçü de GPL haricinde kendi lisanslarını oluşturarak kendi ideolojik bağımsızlıklarını dile getirdiler.